۩۞۩๑•¸ǺگҚιм گẽήί گẽυίγσґựм๑•: ๑۩۞۩๑•¸ǺگҚιм []
  Cizrenin Tarihi
 

 

Cizre (Cizîra Botan)


  Mireklerin meskeni,kültür ve sanatın başkenti,tarihi, coğrafyası mezopotamyada ilk yerleşim yeri olan CİZRE.. Bedirhaniler ve Cizre Sitesi, tarihten bugüne Cizre'nin konumu, Kültürü, yerel giysileri, denbêjleri, tarihi mekanları,Cizre'nin bugünkü sorunları, Cizre için yapılması gereken çalışmalar ve özellikle Bedirhani Ailesi için Cizre'nin anlamı, Mir Bedirhan Bey'in kalesi olan tarihi kentimizi tanıtmak ve sorunlarını bir nebze olsun dile getirmeyi görev biliyoruz. Çalişmalarımızda bize yardımcı olabilecek duyarlı insanların desteklerini bekliyoruz...

Cizre Surları


 

Cizre’yi baştan başa kuşatan Cizre Surları muhkem ve görkemli eserlerdir. Cizre’nin surları Gudiler zamanında yapılmıştır. Sur, Hz. Nuh’un Cudi Dağında duran gemisine benzetililerek yapılmıştır. Eski Sur kapılarından Tor Kapısı ile batıdaki Deşt Kapısı geminin küreklerini teşkil ederler. Surun tamamı siyah bazalt taştan yapılmıştır.

Cizre Tarihi


Cizre Nuh ve oğulları tarafından kurulmuştur.İslam tarihçileri Cizre’yi yeryüzünde Tufandan sonra yapılan ikinci şehir olduğunu yazarlar.Bütün dünyayı suların altında bırakan Nuh’un tufanı bitiş noktası,bilindiği üzere Cudi Dağıdır.Nuh Peygamberin mezarının Cizre’de olması,Cizre surunun gemi şeklinde olması bunu kanıtlamaktadır. Şehri çeşitli su baskınları,zelzele ve savaşlardan yıkılan ve ölen insanları eski Cizre’de,Nuh’un mezarının bulunduğu tepeciğe rağbet edip,etrafını boş bırakmadılar. Nihayet Dicle nehrinden bir kol alıp Dicle’yi,şehri çepeçevre su ile çevirecek şekilde akıttılar. Böylece Dicle bir hilal şeklinde kavis çizerek,Cizre’yi bir ada haline getirdi.Arapça’da ada, Cizre demek olduğundan,İslamiyetin Cizre’ye gelmesi ile,ismi Cizre olarak adlandırıldı. Daha sonra Cire Beyliğinden itibaren Cizra Botan denilen ve Botanlılar Adası anlamına gelen bir isimle adlandırıldı...

Çağlayan Harabeleri

 

Mîreklerin seyrangahı olan eşsiz doğası ile herkesi kendine hayran bırakan şax çok eski medeniyetlere de ev sahipliği yapmış, bu medeniyetlerden kalan kalıntılarla da bunu kanıtlamaktadır. Büyük İskender ve Timur'un ordularına göğüs geren Şah (Şax) Cudi Dağı'nın batı yamacına Çeko’nun tam eteğine mitolojik kaynaklara göre Nuh Tufanı'ndan sonra kuruldu. Burada antik kenti çevreleyen sur dışında birbirinden bağımsız, farklı uygarlıklardan izler taşıyan mimarisiyle Kelha Duşê, Kelha Çeko, Kelha Keçê, Kelha Khırti (Kelha Mamgrû), Kelha Begîne, Kelha Xirabe (Kelha İbrahin Paşa) adlarında altı kale bulunuyor. Ayrıca Diwanxana Kayser (Kelha Keyser) adında bir sur var...

Kırmızı Medrese


 

Cizre Emiri 2.Şeref ( Şeref Han ) tarafından yaptırılmıştır. 2. Şeref bin Emir Bedreddin bin Emir 1. Şeref bin Emir Alibeg bin Mecduddin olarak künyesi geçer. Cizre, 1475 yılında Akkoyunluların eline geçmiştir. Bu sırada Cizre Emirleri sürgün edilmiştir ve bir çok kişi öldürülmüştür. Emir Bedreddin oğlu 2. Şeref, Bohti kabile ve bölgesinin yardımı ile Cizre’yi 1508 yılında geri almıştır.

Hz. Nuh Camii


 

Eski İslâmdan önce burasının Kilise olduğu söylenmekte olup, adının Derebuna olduğu bildirilmektedir. İslâmın gelmesi ile, burası camie çevrilmiştir. Caminin alt katında Hz. Nuh’un mezarı bulunur. Mezarın üst bölümü cami olup, kapının ilk girişinde Ebuliz İsmail bin Razzaz’ın kubbesi bulunur. Hz. Nuh’un mezarı 5 m. uzunluğundadır.

Cizre Kalesi


 

Şehrin kuzeyinde Dicle kıyısında olan bölümdür. Bir muazzam şatosu da bulunan bu kale, Gudiler zamanında yapılmış, daha sonra Asurlular tarafından yeniden onarılmıştır. İslamiyetin ilk yıllarında ve Abbasiler devrinde Ömer oğlu Abdulaziz zamanında yıkılan yerler tekrar onarılmıştır. Bir kısmı 3 katlı ve bazı kısımları da 2 katlı olan Cizre Kalesi zamanında 365 odalı idi.

Ulu Camii


 

Cizre Ulucami kapısında, Cizreli büyük fen ve otomat, sibernitik ilim adamı Ebuliz İsmail bin Razzaz EL-CEZERÎ’nin (1153-1233) yapmış olduğu ejderli, aslanlı, kartallı tunç tokmakları bulunur. Cizre Ulucami’nin her iki kapısında karşılıklı olarak duran iki ejder ve ortalarında aslan başı kompozisyonu yer alırdı.

Babil Harabeleri

 

Cizre’nin 20 km. güneyinde olup, Suriye sınırı üzerindedir. 1. Babil hakimiyeti zamanında muazzam bir şehir olan Babil, Asurlular devrinde bir ara Başkentlik de yapmıştır. Eski eserler yönünden çok zengindir. Babil’in etrafı surlarla çevrili olup, yapılışı Cizre, Diyarbakır surlarından daha değişiktir. Şehir suyunu, iç surun kuzey doğusuna düşecek şekilde tarihi bir pınardan alır. Şimdi de pınarın etrafı bazalt taşlardandır.

Finik Harabeleri

 

Şırnak'ın 35 km. kadar güneybatısında Gabar dağ uzantısının Dicle nehri ile kesiştiği bir vadi ağzında, Pinaka-Pinyaka adıyla MÖ 4 bin yıllarında Guttiler tarafından kurulan Finik yerleşim yerinin kalıntıları, son yıllara kadar ulaştı. Beyaz kalker taştan yapılan, kale ve içindeki saray, zindan, sarnıç ve nehre inen tünel ile antik bir yerleşim yeri olan Finik, en yaşamsal darbeleri son dönemlerde aldı. 90'lı yıllara kadar yerleşime açık olan antik yerdeki haneler de boşaltılınca tarihi yapılar tahrip edildi.

 
  Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol